4 Mart 2012 Pazar

     M.Ö. 5.yüzyıla geldiğimizde ise İzmir ve çevresi Hititler’in efsanevi kadın savaşçıları; Amazonlar’ın egemenliğinde kalmıştır. Hitit İmparatorluğu dağılınca İzmir sırasıyla; İyonya, Frigya, Lidya egemenliğine girmiştir. Bu dönemde basılmış sikkelerin adı  estvediys olarak geçer.













AMAZONLAR



   (Hitit) Savaşçı kadınlar soyu... Bazı kaynaklarda savaş tanrısı Ares’le ırmak perisi Harmonia’nın ya da güzellik tanrıçası Aphrodite’nin kızları, bazılarında ise Hitit rahibeleri olarak geçen kadın savaşçılardır. Bu yiğit kadınların, güzelliklerinin yanı sıra; çevik, hızlı ve disiplinli olmaları da onları diğer budunlardan ayıran özellikler arasındadır. Özellikle at binme konusundaki yetenekleri ve at üstünde kazandıkları savaşların ünü, çok kısa zamanda tüm Anadolu’ya hatta komşu ülkelere yayılmış. Babaları savaş tanrısı Ares’ten aldıkları iyi savaşma özelliğinin yanı sıra; anneleri, uyumu ve barışı simgeleyen Harmonia’dan aldıkları barışı sağlama ve koruma bilinçleri ile kendilerine haklı bir ün yapmışlar. Anadolu’nın mitosa katkıları salt efsane, uydurulmuş masal değildir. Anadolu kaynaklı efsanelerin hemen hepsi olmuş olayları yansıtır, yaşamış kişileri konu alır. Bu yüzdendir ki bir gerçek payı ve tarihsel bir nitelik taşırlar. İzlerine destanlarda olduğu kadar, tarihçilerin ve coğrafyacıların eserlerinde rastlamamız bunu kanıtlar. Amazonlar bu gerçeğin en belirgin örneğidir, çünkü efsaneleri yalnız bir olayı değil, bütün bir düzeni dile getirir. Anadolu, bin yıllarca anaerkil toplum düzeni içinde yaşamış ve bu düzenin simgesi olan “ana tanrıça”ya değişik adlarla tapınmıştır. Amazonlar, işte bu düzenin kalıntılarıdır, ataerkil özellikte ve nitelikte olan Yunan mitosunu bu kadar etkilemiş olmaları da ondandır.
   Amazonlardan dem vuran en eski kaynak Homeros'tur. Ünlü Sisyphos’un torunu Bellerophontes söylencesinde, İlyada (VI. Bölüm 152–211)’da geçer adları: “Erkek gibi Amazonları öldürdükten sonra” diyerek, Bellerophontes’in onları yendiğini belirtir. Troia’nın önündeki bir tepede mezarı bulunan Myrrhine ise tanrılaşmış bir kahramana benzer, çünkü halk arasında adı başka, tanrılarca başkadır (Myrina).
   Efsaneye göre Amazonlar, savaş tanrı Ares ile Harmonia'nın (ya da Aphrodite'nin) kızları olduklarından, kişilikleri böylelikle kaynaklarından bellidir. Bu kadınlar ok, yay ve mızraktan başka bir de "labrys" denilen iki ağızlı baltayı silah olarak kullanır, ayça biçimli kalkan taşırlar. Bu baltaya hem Girit'te, hem Hitit kabartmalarında rastlanır. Amazonların at üstünde savaşmaları, atı yalnız arabaya koşmak için kullanan ilk Hellenleri özellikle etkilemiş olsa gerek. Homeros'ta Myrina'ya "çok zıplayan, yüksek atlayan" denmesi acaba atlı bir tanrıça olmasından mıdır? Amazonlar, Karadeniz’in Ay Tanrıçası’na tapmaktadırlar. Yine Homeros’a göre Ay Tanrıçası, Troialılarca “Sıçrayan Myrina” ya da “Kıvrak Myrina” adları ile kutsanmaktadır (İlyada, XI. Bölüm 814). Halikarnas Balıkçısı’nın yazdığına göre (Altıncı Kıta Akdeniz, 71), Sumerlerdeki Yüce Bereketli Ana, bir başka deyişle ana tanrıça anlamına gelen Marienna, Myrina’nın bir diğer adıdır. Amazonların yayıldığı bölgelerle Hititlerin bulunduğu bölgelerin birbirini tutması da dikkati çekmektedir. Amazonların, Anadolu topraklarında bir Hitit kalıntısı, ya da Hititlerle ilgili bir anı olabileceği varsayımını, bazı bilginlerde, özellikle Halikarnas Balıkçısı'nda uyandırmıştır.
   Amazon adının kökeni de yazarlarca şöyle açıklanır: “A-mazon”, yani memesiz demekmiş, adın nedeni de bu savaşçı kadınların yayı göğüslerine rahatça dayayabilmek için bir memelerini kesip çıkarmaları imiş. Tapınakları, altarları süsleyen tüm resim, yontu vb.lerde sağlıklı iki memeyle betimlenmeleri, bu düşünceyi olumlamamaktadır. Amazonların erkek gibi oluşu, savaşçı bir kadın topluluğu olmalarından ileri gelir. Başlarında hiç bir erkek bulunmadan kendi kendilerini yöneten Amazonlar önder olarak bir kraliçe tanırlar, nitekim birçok kraliçelerinin adı geçer efsanelerde. Erkekleri yanlarında köle ya da uşak olarak bulundururlar, onlarla cinsel alışveriş kurup çocuk doğururlar, ama erkek çocuklarını ya babalarına verirler ya sakat eder ya da öldürürler, yalnız kız çocuklarını yetiştirip aralarına alırlar. Bu tutum Anadolu'ya gelen Hellenleri çok şaşırttığı içindir ki, Amazonları anlatmakla bitiremezler.
   Aiskhylos, "Savaşçı Amazonlar, erkek düşmanları," der onlar için, Kafkas Dağları’na yakın bir ülkede yaşadıklarını, budunlarında yalnızca kadınların olduğunu, o da söyler. Ülkelerinin başkenti Themiskyra'dır. Başka toprakları ele geçirmeye kalktıklarını, başka uluslarla savaştıklarını, çeşitli nedenlerden Lykia'ya, Phrygia (Frigya)'ya, Attika'ya saldırdıklarını uzun uzun anlatır: Attika'da krallık yapan Theseus, kraliçelerini kaçırdığında, onu kurtarmak için nasıl savaştıklarını, ama yaptıkları savaşta yenildiklerini...
   Penthesileia'nın önderliğinde Hellenlerle savaşmaları İlyada'da anlatılmaz, ama Pausanias'a bakılırsa Troia'yı koruyanlar arasında Amazonlar da vardır. Amazonların kraliçesi Penthesileia o savaşta, Akhilleus’la girdiği zorlu mücadele sonunda, Akhilleus’a yenik düşer ve ölür. Kendisini böylesine uğraştıran yiğidin kim olduğunu merak eden Akhilleus, başındaki sorgucu çıkarttığında öldürdüğü yiğidin güzel bir kadın olduğunu görünce çok üzülür, günlerce yas tutar onun için...
   Herodotos, Amazonların bir başka öyküsünü şöyle anlatır:
   Amazonlara savaş açan Hellenler, Thermedon Savaşı’nı kazandıktan sonra canlı yakaladıkları Amazonları, yurtlarına götürmek üzere gemilere doldurup açılırlar. Amazonlar açık denizde erkeklerin üstüne atlayıp onları döve döve öldürür. Ama bir gemi nasıl yönetilir bilmediklerinden, yellerin ve dalgaların önünde, yurtlarından çok uzakta “Dik Bayır” denilen Palus-Maiotis’e ulaşırlar. Buraları Özgür Skyth (İskit) toprakları içindedir. İnsanların yaşadığı bölgeye gelirler, otlayan atlara rastlayınca üstlerine biner ve Skyth topraklarını yağmalamaya başlarlar.
   Tanımadıkları bu zorlu savaşçıların erkek olmadığını bir süre sonra fark eden İskitler, aralarında danışarak, anlaşarak bunlarla savaşmanın anlamsız olduğu gerekçesiyle, seçtikleri gelişkin, genç oğullarının bu kadınların kampları yanında kamp kurmalarına karar verirler. Çünkü soylarının, bu güçlü kadınlarla güçlenmesini isterler. Bu gençler, Amazonların yaptıklarını, davranışlarını taklit ederler, onlarla savaşa girmezler. Bir zaman sonra delikanlılarla ilişkiye giren Amazonlar, delikanlıların yurdunda yaşama tekliflerini reddederek, yeni bir yurda yerleşmek üzere kocalarıyla birlikte oradan ayrılırlar. Bu kaynaşmadan meydana gelen yeni toplumun yurt değiştirmesi, Amazonların İskit topraklarında yaptıkları talan nedeniyle, oralarda rahatsız edilebilecekleri, İskitlerin eski talanları unutmayacağı gerekçesiyle olur. Eski Hellence’de Tanais'in ötesi denilen bugünkü Azak Denizi çevresinde yerleşmeye karar verirler. Amazonlarla birlikte olan bu İskit boyuna Sauromatlar der, Herodotos. Sauromatların kadınları, eski savaşçı ruhlarını koruyarak, erkeklerinin yanında veya yalnız başlarına avlanabilmekte ve savaşabilmektedirler. Bu bakımdan olsa gerek, Amazonların, İskitlerin kadın savaşçıları olduğunu düşünen tarihçiler olmuştur. Sauromatların İskit dili konuştuklarını, Amazonların, hiçbir zaman bu dili iyice öğrenemediklerini de söyler. Üstelik töreleri gereği bir Amazon kızının bir düşmanı öldürmeden evlenemeyeceğini, bu nedenle evlenmeden yaşlanan kızlar bile olduğunu ekler.
Herodotos, Herodotos Tarihi IV. Kitap / 110–115, 117.
   Yurtları üstüne kaynaklar birbirini pek tutmaz. Çoğu efsaneye göre Amazonlar, Karadeniz'de Thermodon (Terme) çayının kıyısında Themiskyra kentini kurmuştur ve orada oturmaktadırlar. Bu kent bugünkü Fatsa ya da Ordu yakınında olsa gerek. Argonautlar Kolkhis'e varmadan onlarla karşılaşırlar. Başka kaynaklar onları Kafkas eteklerine, Thrakia (Trakya)’ya ya da güney Skythya (İskitya)'da Tuna ağzına yerleştirirler. Anadolu'da hemen her yerde adlarına rastlanması bu kaynakları yalancı çıkarmaktadır.
   Amazonların tarih öncesi çağlarda Batı Anadolu'ya yayıldıktan sonra Hellas (bugünkü Yunanistan)'a dek sokuldukları ve Atina önünde savaştıkları anlaşılmaktadır. Ege kıyılarında Amazon kraliçeleri tarafından kurulduğu söylenen kentler şunlardır: Pitane, Myrina, Kyme, Gryneion, Smyrna, Ephesos ve Priene'nin ilk yerleşim yeri. Myrina kentini Myrina adındaki Amazon kraliçesinin kurduğu söylenir (adı tanrıça Myrina’nınkiyle aynıdır). Sonra bu kraliçe Ege Adaları’nda söz geçirir olmuş, Lesbos (Midilli) Adası’nda, oranın başkenti Mytilene'yi kurmuş (bazılarına göre ad, Hitit kralı Mutallu’dan gelmektedir.). Bir zaman sonra Lemnos (Limni) Adası’nı da ele geçirmiş ve burada anaerkil düzeni oluşturmuş. Symirna’nın da aynı Amazon tarafından kurulduğu söylenir, hatta bir kısım Ephesos topraklarına onun adı verilmiş.
   Birçok Amazon'un büyük efsane yiğitleriyle ilişkisi olmuştur: Hippolyte'nin Herakles, Antiope'nin Theseus, Penthesileia'nın Akhilleus efsanesinde adı geçer.
   Bu savaşçı kadınlar kimi ozanların ezgilerinde Ephesos Artemis'i ile ilişkili olarak gösterilir: İskenderiye şairi Kallimakhos, Artemis tanrıçaya övgüsünde cenkçi Amazonların Ephesos kıyısında tanrıçaya bir yontu diktiklerini ve çevresinde savaş raksı yaptıklarını, birbirine vuran kalkanlarının ta Sardes'e dek yankılandığını yazmaktadır:
   “Uzun bir süre önce dövüşken Amazonlar Artemis senin heykelini bir kayın ağacı altına, Kraliçe Hippo’nun adaklar sunduğu yere diktiler ve silahlarını kuşanarak kalkan dansını yaptılar, sonra bir daire şeklinde genişleyerek tiz sesli flütün eşliğinde, gürültülü titreşimleriyle yeri göğü sarstıkları bir dansı yaptılar.”
   Amazonlar Ephesos'taki ünlü Artemis Tapınağı ile de ilişkilidirler: Dünyanın yedi harikasından biri olan bu tapınağı Amazonların yaptığı ya da orada rahibelik ettikleri anlatılır. Anadolu’daki tapınaklar içinde büyüklükte dördüncü olan bu tapınağın saçaklığında seksen iki santim yüksekliğinde bir friz vardır. Tapınağı dört yandan çevreleyen bu frizin üstünde, Hellen-Amazon Savaşı örnek sahnelerle sürer gider. Hellenler yaya savaşırlar. Çoğunlukla çıplak, bazıları da zırh giyinmiştir. Amazonlar ise çoğunlukla at üstündedir ve göğüslerinin birini açık bırakan “khiton” giymişlerdir.
   Anadolu’nın ana tanrıçası Kybele ile sıkı sıkıya ilişkili oldukları apaçık belli olan Amazonların efsaneleri de, tarihsel kimlik ve kişilikleri de ana tanrıça üstüne olan bilgilerimiz değerlendirildikçe açıklık ve kesinlik kazanacaktır.

Bkz. Artemis, Kybele, Bellerophontes, Myrrhine, Myrina, Labrys, Hippolyte, Antiope, Penthesileia.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder